TARLADAN SOFRAYA DEĞER ZİNCİRİ FİNANSMANI

SETBİR Başkanı ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Yönetim Kurulu Üyesi Tarık Tezel, TGDF'nin 20 Şubat 2021'de düzenlediği "Tarladan Sofraya Değer Zinciri Finansmanı" konulu webinarda konuştu.

Tarımın ve değer zincirinin bütüncül bir yaklaşımla tartışılması çok önemli. Bugüne kadar tarımda ortaya çıkan sorunları parça parça çözmeye çalıştık. Sütte bir sorun varsa süte baktık, yemde bir sorun varsa sadece yeme baktık. Yemin bir problemi varsa sütçü yemciyi yargıladı, sütçünün problemi varsa perakendeci sütçüyü yargıladı ve böyle gidegeldik. Oysa ki topraktan sofraya değer zincirinin tohumdan başlayarak içindeki tüm unsurları ve lojistiği de ele alarak, nihayetinde tüketicinin sofrasına kadar olan değer zincirinin her aşamasını birlikte ele almak en önemlisi.

Türkiye, dünya tarımı içindeki yeri açısından büyük önem taşıyor.  Türkiye'de tarımın 200 milyar TL'ye yakın bir bitkisel üretim değeri, 259 milyar TL'lik bir hayvan ve hayvansal üretim değeri olmak üzere 500 milyar TL'ye yakın bir üretim değeri var. Finansman açısından bakıldığı zaman da bugün gelmiş olduğumuz seviye 130 milyar TL'lik bir kredi hacmi ortaya koyuyor.

Türk tarımında, kısıtlı sermaye, sezon baskısı, sürdürülebilir finansman ihtiyacı konularında sorunlar var. Tarımda verimliliği artırmak ve artan verimliliği kaliteli ve rekabetçi bir arz sürdürülebilirliğine kavuşturmak gerek. Tarım sektörü  çok geniş bir paydaşlık yelpazesine sahip. Bu nedenle tarımsal işletmelerin finansmanı ve değer zincirinin bütüncül finansal yönetimi son derece önemli. Ölçek ekonomisine uymayan işletme büyüklükleri, tarımda sürdürülebilirliği engelliyor. Kaçınılmaz olarak birim başına düşen yüksek maliyet yapısı, sürekli bir finansman ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Kısıtlı sermaye, sezona dayalı belirsizlik gibi faktörlerin baskısı, sürekli finansman ihtiyacıyla marjinal vade talepleri ortaya çıkarıyor. Bu da önümüze ürün birim fiyatından yüksek geri dönüş maliyetlerini koyuyor. Dolayısıyla tarımsal işletmelerin gelişmelerini sürdürebilmeleri için sermaye ve finansman en kritik konular olarak önümüze çıkıyor. Arzın sürekliliğini teminat altına alacak bir pazar garantisi ve gerçekçi satış fiyatı tahminlemeleri ile birlikte girdi ve işçilik maliyetleri analiz edilerek değerlendirilmeli ve gerçekleştirilmeli. Ancak genellikle tarımda gerek ilk yatırımda gerekse kurulu işletmelerde ciddi bir fizibilite ve sürdürülebilirliğe yönelik bir finansal yönetim maalesef yok."

Tarımda başarılı örgütlenmelerde kişisel başarılar büyük oranda etkili. Topraktan çatala tarımsal değer zincirinin her aşaması sadece özel sektörün sorumluluğu olmaktan çıkarılmalı, her aşamada kurumsallaşma sağlanmalı. Tarımda kurumsallaşma sağlanırsa tarım ve değer zinciriyle ilgili pek çok sorun ortadan kalkacaktır. Tarımda kurumsallaşmayı sağlarsak şeffaflık ve hesap verilebilirlik anlamında da örgütlerin gelişmelerini sağlayabiliriz. Böylelikle tüm değer zinciri içerisinde en temel meselelerimizden biri olan kayıtdışılığı engelleriz.
Sektörümüzün en önemli problemlerinden birisi kayıtdışılık. Kendi sektörümden ele alacak olursam, Türkiye'de süt sektörü maalesef küçük oyuncu durumuna düşmüş vaziyette. Toplam 23 milyon tonluk yıllık süt üretiminin ancak yüzde 42'si sanayi işletmelerinde işlenerek sağlıklı koşullarda kayıt altına alınıyor. Geri kalan yüzde 58, büyük oyuncu maalesef kayıtdışı ve o kayıtdışının da finansmanını nerelerden sağladığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Hem vergi kayıplarına neden oluyor hem de kontrol edilemez sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Değer zincirinde üreticiye düşük katma değer kalıyor. Üreticinin gelirden aldığı payı artırmak için işletmelerin ölçek ekonomisine uygun büyüklüğe getirilmesi ve üretici örgütlülüğünün artırılması gerek. Sektör örgütleri, hesap verebilirlik ve şeffaflık yönünden yeterince gelişmiş değil. Maalesef bu durum, piyasa bozucu birtakım organizmaları da ortaya çıkarıyor. Ne demek bu? Ciddi bir toplayıcı ve müteahhit meselesi var. Bunlar kooperatiflerin, üretici örgütlenmelerinin de önüne geçerek sektörü speküle eden, aradaki maliyetleri yükselten ve ilave lojistik yaratmaları sebebiyle de ciddi firelere neden olan yapılar. Bu durumda desteklerin tarımsal üretimin özelliklerinin ötesine geçerek gıda sistemini kapsaması çok önemli hale geliyor. Gıda sisteminin daha iyi çalışmasını sağlamak ve tarımda verimliliği artırmak için de tarımsal destek ve teşviklerde önceliklerimizi belirlemek gerekiyor. Topraktan sofraya değer zinciri bütüncül bir şekilde destek ve teşvikler ile güçlendirilirse üretici refahının yanı sıra tarımsal sanayide verimliliği ve tüketici memnuniyetini de beraberinde getirecek.